28 Kasım 2011 Pazartesi

İNSANLAR NEDEN SORGULAMAZ,KİMLER SORGULAMAZ?


Değişim için davranmaya başlayınca yalnız mücadele etmekten korkarlar.Destek görememekten.Tek başına mücadelesini sürdürürken yalanlar içinde ama mutlu yaşayan topluluk daha cazip gelir.Sürüye geri dönerler.

Yatırım yaptıkları ne varsa ellerinden gitmesini istemezler.Yatırımları için çok çabalamışlardır çünkü.Değerlerinin ne kadar doğru olduğunu sorgulamaya başlayınca bir şeyler yıkılacak.Yenisini yaratmak için içte ve dışta mücadele gerekir.İşte bu insanlara zor gelir.

Maslow piramidinin en alt tabasında ki durumda olanlar sorgulamazlar.Fiziksel ihtiyaç her şeyden önce gelir.Fiziksel ihtiyaçları gerçekleştirememiş olanların kendini geliştirmesi,bilimle ilgilenmesi veya kendini yönetenleri denetlemeyi bekleyemezsin.Politikacılar,ülkelerinde yaşayan insanların çoğunu bu durumda bırakarak,halkın ülkede yaşanılanları denetlemelerini engellerler.

Sınırlı insan sorgulamaz.Bildiklerinin doğru olduğu iddia eden,değişen dünyada sınırlı düşünce kalıplarıyla bir ömür geçirmeyi düşünen,gelişmeyen,yenilenmeyenler sorgulamaz.

Egolar,inandıklarının yanlış olduğuna inanmak istemez.Ego benlik nasıl yanlış inanabilir ki!Ona göre davrandığı,düşündüğü her şey doğrudur.Ego benlik sorgulamaya izin vermez.Egonun inandığı birkaç kalıp vardır.Onlarla var olur.Yıkılmaya yüz tutacak bir deneyimde de saldırır.Ego,var olmayı ister.Bir şeylere tutunması lazım.Ego benlikte yaşayanlar,kendilerinin başka bir benlikte yaşadıklarını göremiyorlar.Egonun tercihlerini kendi seçimleriymiş gibi yaşıyorlar.

Artık ‘Olmak’ için acele eden sorgulamaz veya sorgulamayı bırakır.Ben artık tamamım,ham oldum ve hayatımın geri kalanını buna göre yaşayacağım diyenler sorgulamaz.Galiba içinde ki bir bilgi boşluğunu geçici doldurmaktan ibaret.

Küçük,yalan dünyalarında mutlu olanlar sorgulamaz.Kendilerine bir düşünce kalıbı oluştururlar.Gerçekleri budur.Halbuki gerçek dünya ile kendi dünyaları arasında uçurum vardır.Gerçekle yaşamazlar.Realite de gerçek olan için ise ‘Hayır,bu doğru değil!’ derler.

Hayat şöyle işliyor:Bugünün gözünden geçmişe birkaç yıl öncesine bakıyorsun.Ne kadar salak ve yanlış tercihler yaptığını görüyorsun.Şimdi,iyi,ham olduğunu düşünüyorsun.Birkaç yıl sonrasına geldiğinde bugünkü geçmişe baktığında yine aptal olduğunu göreceksin.Ve aptal olduğunu görüyorsan iyi yoldasın.Değişiyor,gelişiyorsun.Birkaç yılda bir düşüncelerini değiştirmediğinde sen bir ölüsün.Buna benzer bir söz vardı.

Uykudan uyanmak cesaret ister.Çünkü uykuya çok yatırım yaptık.OSHO

22 Kasım 2011 Salı

DERİNLERDE Kİ SEKS GERÇEĞİ!


             The Arrivals(Gelenler) belgeseli 13. Bölümde Şeytan’ın Avukatı filminde ki ‘Kızıl Kadın’ ile ilgili yorumdan alınmıştır.

            ‘Sekse olan takıntı zayıflığını oluşturur.Kızıl kadın,daha heyecanlı bir hayatı temsil eder.Daha iyisinin sözünü veren bir oyalama aracıdır.O gerçek hayatın sorumluluklarından,doğruyu yapmaktan bir kaçış aracı.Onu elde ettiğinde hayatının daha iyi olacağına seni inandırabilir.Onun sayesinde dünyevi zevkleri ilahi zevklere tercih edersiniz.Onun sayesinde şeytan sizi elde eder.'

TV,İNSANLARI LUNAPARKTA GEZDİRİR!

İnsanlar,işyerlerinden yorgun,tükenmez halde evlerine dönüyorlar.Evlerinde kalan zaman altın değerinde.Altın değerinde ki birkaç saati TV izleyerek geçiriyorlar.Hobiniz bu mu?Bu yüzden salakça!

Medya patronları,kar karşılığında insanları eğlendirir.İnsanlar da,eğlenirken kendi hayatlarında ve dünyalarında çözmeleri gereken sorunları perdelerler.Bu yüzden salakça!

Tv gerçek,gerçek yaşam sanal oldu.Bir insanın tv izlerken yaşadığı duyguları gerçek hayatının bütününden fazla.Yani kendi hayatında deneyimlemek varken tv’nin sen de duygular yaratması aptalca!Kendi hayatlarında yaşadıkları duyguları,özleştikleri dizi oyuncusunun kendilerinde yarattıkları duygulardan daha az.

Günde 5 saat tv izleyen biri için;yılda 1825 saat vakit kaybı demektir.

Tv de ki yayınların kalitesi halkın kalitesini gösteriyor.Yani,tv programlarının ne kadar aptalca olduğunu görünce insanların da aptal olduğunu görmek kolay.

Tv de bir belgesel,sanat,tarih vs program,kanal yok.Bu yüzden aptalca!

Tv izlemek bir ibadettir.En sevdiğin dizinin saatini beklersin.Yanında atıştıracağın şeyler hazır.Dizi başlarken çıt yok.Sessizlik.Artık dizi başlasın.

Tv,aslında bizi doğruya götüren çok yararlı bir araç olabilir.Ama maalesef böyle olmadığı için aptalca.tv de ki her şey yalan.Diziler,programlar,haberler…Tv,medya patronlarının üzerinizden para kazandığı;izleyenlerin de gerçek hayatın sorunlarında ve sorumluluklarından kaçıp gerçek hayatında olmak istediği dizi karakteridir.

Tv’ye konsantre olmuş birinin jest,mimik,duygularına,fiziksel tepkilerine dikkat edin.Çok eğlenceli oluyor.

Tv,insanların kendi kendine düşünmelerini engellemek için var.Tv de alternatif düşünce yer alır.İnsanlar da kendilerine yakın hissettikleri düşünceleri alırlar.Fikir edinirler.Ama o fikir onlara ait değil.İnsanların kendi istediği gibi düşünmek için değil ‘öyle düşündürülmek istendiği için var’ tv.Yani edilgen düşünce.

Tv de gerçekleri gösteren bir kanal,program var mı?YOK.Bu yüzden salakça bir hobi.

Tv,insanları lunaparkta gezdirir.Orta sınıftan bir aile,haberlerde,kendisinden daha vahim bir hayata sahip insanı görür.Ve haline şükreder.Zaten hakkı olan bazı şeyleri istemez.Buna da şükür der.Yetinir.Sistemin çarkları devam eder.Sömürü devam eder.Sistemin parçasıdır zaten trajediyi tv de işlemek.

SALAKÇA BİR HOBİ TV!

9 Kasım 2011 Çarşamba

BARCELONA NEDEN BU KADAR İYİ?



1.LA MASİA:

                Altyapılarına ‘La Masia’ diyorlar.Kurulmasında Johan Cruyff etkili olmuş.Onun FC Barcelona da etkin bir rolü var zaten.

                La Masia,yetenekli ve karakterli futbolcu yetiştiren bir fabrika.Çocukluk dönemlerinde,yetenekli gördükleri futbolcuları alıyorlar.Üzerine karakter de ekliyorlar.Messi-İniesta-Xavi çok efendi,diğerleri de…

                La Masia’nın yetiştirdikleri;Xavi,Puyol,Valdez,Messi,İniesta,Busquets,Fabregas,Pique,Thiago,Pedro.Bu oyunculardan 7-8 i ilk 11 de başlıyor.Ve bazıları altyapıdan birbirlerini tanıyorlar.Pique,Fabregas,Messi gibi.Yıllarca beraber oynadılar.Altyapıdan hazır bir kadro geliyor.Birbirlerini tanıdıkları için bir hazırlık evresi geçirmiyorlar.A takıma giriyorlar.Yıllardır Barça da oynamış gibi oynuyorlar.Takır takır işleyen sistemin parçası oluyorlar.Ve sırıtmıyorlar.

                Kadrolarını altyapı-yerli oyunculardan kuran takımların oyunlarında daha fazla mücadele olur.Altyapı oyuncusu takımını benimser ve futbol hayatını o kulüpte tamamlamak ister.

2.SÜREKLİ HAREKET HALİNDELER:

                Fenerbahçe gibi durarak oynamıyorlar.Her oyuncu kendine yeni pozisyon yaratıyor.Xavi oyun kurarken,David Villa soldan defans arasına koşu yapıyor,Dani Alves yavaş yavaş ileri çıkıyor,Messi ceza sahası içinde verkaç yapacağı İniesta’nın yanına gelmesini bekliyor.Duran bir oyuncu yok.Herkes top istiyor,Top her oyuncuya değiyor.

3.PAS TRAFİĞİ:

                Her hücuma çıkışlarında en az 20 pas yapıyorlardır diye düşünüyorum.Kapanan savunmaları pasla çok rahat açıyorlar.Orta saha da Xavi-İniesta-Busquets sürekli pas yaparak rakibi üzerlerine pres yapmaya zorluyor.Pres yediklerinde panik yapmadan ve hızlı şekilde verkaçlarla rakibin pres yapan orta saha oyuncularını eliyorlar.Xavi-İniesta üzerine topu kapmak için 4 rakip oyuncu pres yapabiliyor.Onları da rahatlıkla geçiyorlar.

                Pas trafiği ile rakip orta saha oyuncularını zihinsel ve fiziksel olarak yoruyorlar.Ceza sahasında hızlı verkaçlarla rakibin yavaş ve sezgileri eksik defans oyuncuları geçerek golü yapıyorlar.


Üçgen pas trafiği.Sonucunda rakip orta saha oyuncuları elendi.Ve Messi ilerde verkaç yapacağı İniesta-Xavi yi bekliyor.

4.BASİT OYNUYORLAR:

                Sistemleri basit ve tıkır tıkır işliyor.Attıkları goller muazzam ama son vuruşu yapana kadar gelen süreç inanılmaz.Barcelona futbolun en basit hallerini ortaya koyuyor.Fakat basitliği yaratmak zor.Aslında basitliği tercih ediyor Barça.

5.PRES:

                Rakip sağ beke David Villa pres yaparken rakip sağ oyuncusuna Abidal yaklaşıyor,rakip orta saha oyuncularına İniesta-Xavi pres yapıyor.Rakip oyuncu topu aldıktan sınra enselerinde Barcelonalıları görüyor.Topu kaybediyorlar.

6.BİR SONRAKİ HAMLEYİ DÜŞÜNÜYORLAR:

                Pas gelmeden zihinlerinde neyi yapacaklarının kararını vermiş oluyorlar.Yani Xavi pas almadan önce çoktan pası nereye atacağının kararını vermişti.

                Ne yapacaklarına önceden karar vermeleri onları hızlı yapıyor,göz zevkini artırıyor,rakibi yoruyor.

7.TOPA SAHİP OLMA:

                Maçları %60-70 gibi topa sahip olma oranlarıyla bitiryorlar.Oynadıkları oyun bu kadar yüksek oran doğuruyor.Hem de istediklerini yapabilmek için böyle yükse topa sahip olmaya ihtiyaçları var.


                Yukarıda Barça atak halinde,topu rakip sahaya yıkmış.Oyuncular hareketli birazdan verkaçlar olacak,tipik Barça oyunları.Gol olmasa bile dönen topları alıyorlar.Rakip topu uzaklaştırınca top yine Barçalıların ayağına geçecek.Top sürekli Barça da.Topa sahiplik yüzdesi %70 lerde…

8.TAKIM VE OYUN KARAKTERİ:

                Takım Karakteri:Bir bütün.Bir makine gibi.İlk dk’dan itibaren son dk’ya kadar işliyor.Atılan gole hep beraber seviniyorlar.Bir oyuncunun,herkes sevinirken uzakta tek başına durduğunu göremeyiz.Yapılan hata sonucu kimse kimseye bağırmıyor.Altyapıda empati öğretiyorlarmış.Forveti,kaleye sokup kalecinin yaşadıklarını ona hissettiriyorlarmış.Birbirlerine bağırmak yerine açıklarını kapatıyorlar.Hata nadir zaten.


               Altın Top Ödülü.Her yıl bu 3 lü aday zaten.Messi kazanmış.İniesta-Xavi de en az Messi kadar sevinçli.(Bir takım olmak.)

                Oyuncu Karakteri:Kadro,karakterli,mütevazi oyunculardan oluşuyor.Oyuncuların egosu yüksek değil.Altyapıda bu özellikler aşılanıyor.Kimse takımın önüne geçmiyor.takım bütünlüğü korunmuş olunuyor.

9.KONDİSYON:

                Kondisyonları her zaman iyi.Mükemmel sistemlerini ortaya koymak için en başta kondisyona ihtiyaçları var.Hafta içi yapılan antrenmanlarda onlara güç kazandırıyor zaten.Onların ekstradan yarattıkları saha içinde.Kendileri koşmak yerine topu koşturuyorlar.Pas yapıyorlar.Enerjilerini harcamıyorlar,enerji onlarda kalıyor.Rakibi yoruyorlar.Kendilerine kalan enerjiyi maç sonuna kadar değerlendiriyorlar.Farklı skorlarda zihinsel konsantrasyon ve iyi kondisyondan geliyor.

                Zihinsel kondisyonda önemli.Kupaları sürekli kazanmaya motive olmak zor.Bunu da başarıyorlar.İlk yarı skor 3-0(kendi lehlerine) iken ikinci yarı ‘maç bitse de gitsek’ havasında kesinlikle değiller.İkinci yarıda skor 5-0 oluyor.Ya da Şampiyonlar Ligini aldıktan sonra ertesi sene düşük performans sergilemiyorlar.Yine motive oluyorlar.Her sene her kupaya sahip Barça var.Çoğu takımlar gibi 3-4 yılda bir parlamıyorlar.

                                    Her sene bu kupayı alacak motivasyonu ve oyunu yaratıyorlar.

10.JOHAN CRUYFF:

                La Masia’nın kurulmasında Cruyff etkili olduğu biliniyor.Şimdi,bir Hollandalının,total futbolun Barcelona üzerinde etkili olduğunun kanıtının sözleri:

-Top bizdeyken onlar gol atamaz.
-Futbol basittir.Zor olan basit oynamaktır.

Bu sözler Cruyff’ ait.Barcelona bugün yukarıda ki sözlerde geçen futbolu oynuyorlar.


6 Kasım 2011 Pazar

İÇSEL BOŞLUĞUMUZ


                İçimizde ki boşluk.En çok canımızı sıkan manevi sıkıntılardan biri.İçimizde bir şeylerin boş olduğu doldurulmayı beklediği iç güdüsü var.Fazlasıyla bende var.

                Gün içinde zihnin kapısını çalar.İlgilendiğin bir şeye konsantreni yoğunlaştırmışken birden parlar ve yaptığın işlere olan motivasyonunu düşürür.Evren kadar büyük bir boşluk ve kocaman bir ? işareti.Ama hayatın birde şu yönü var.Nereden gelip nereye gittiğimizin bilinmezliğine rağmen içimizde ‘her şeye rağmen hayata devam etme’ motivasyonu var.Birde içsel boşluğu göz ardı etmek,onu derinliklere atmak var.Yemeğe,sekse,işe kendini adamak.Bunlar elde edildikten sonra ‘içsel boşluk’ yeniden doğar.Yeniden kaçarsın yeni bir hedef koyarsın.İşinde terfi etme,daha iyi bir ev,lüks bir araba…Hayatının amacı bunlar olur.bunun sonu yok.Çünkü dünyasal hiçbir şey onu DOLDURAMAZ.

                Kapitalistler,arayış içinde olan insan davranışlarını iyi gözlemlerler.Ve onların üzerinden para kazanırlar.İçsel boşluğun azabında olan biri vardır.Kapitalist sistem ona lüks bir araba verir.O biri onu almak hayatının amacı olur.Sonunda onu alır.Sistem daha iyi ve lüks bir arabayı piyasaya sürer.O,onu elde etmek için aynı oyunları oynamaya devam eder.Ve buna benzer sahneler tekrar eder.Kapitalist sistem insan doğasını iyi bildiği için kazanır.İnsanlarda dünyalık şeylerle boşluklarını geçici süreli doldurduğu geçici mutluluklar yaşarlar.


                İnsanlar,sisteme minnettar.Sistemin insanlara verdikleriyle zihinlerini doyuma ulaştırdıkları için.(geçici)
                İçsel boşluğu doyurmayı yaratan davranış örnekleri;

-Bayanlar bu dönemde,saçlarının rengini değiştirirler.Sonra ardından çevreden gelen tepkileri hayatlarının amacı olur.

-Vajinadan vajinaya koşan erkekler.Bir kadını fetheden erkek zaferden sonra heyecanının söndüğünü görür.Boşluk hissi oluştuktan sonra kendine yeni avlar arar.Keşfedilecek,dekoltenin örttüğü gizemli yerler vardır.

                Dünyaya nereden geldiysek geldiğimiz yerde bizi biz yapan şeyin özlemini çekiyoruz.O da dünyada içsel boşluğu yaratıyor.Bizi biz yapanı orada bırakmışız ve dünyada doğmuşuz.Doldurabilmek için ev,araba,statü,toplumca onaylanmak vs gibi hedefler koyar,ardından koşarız.Bunun yanılgı olduğunu biliriz.Ama bunlarla zihni susturmak iyi hissettirir bizlere.Peki yerine ne koyulabilir?Bilmiyorum.Belki de hiçbir şey.Aslında aramdık onu.Belki de hep birlikte arayınca buluruz.

                O boşluğa adım attıktan sonra önünde uzun bir yol var.

1 Kasım 2011 Salı

LİBYA DA DEMOKRASİ! KAZANDI


Nato destekli,diktatörü tahtından indirme operasyonu başarılı oldu.Kaddafi,kendi ülkesinin muhalifleri(Nato destekli) tarafından barbarca öldürüldü.(Sitemde bu barbarca videoyu paylaşmayacağım.)

Batı,diktatörü devirmek,Libya’ya demokrasi götürmek istiyordu.Batı,Libya halkını umursuyor mu gerçekten!Libya halkını diktatörden kurtarmak?Burada taraflar Nato,ABD,Fransa vs olunca inanmam ben.Dertleri,barbar olarak niteledikleri,halkların iktidarları tarafından zulüm gördükleri yerlere demokrasi götürmekse şu Batı dünyanın en berbat ülkelerine neden demokrasi götürmüyorlar!Neden sadece doğal zenginlikleri olan yerlere demokrasi!Batı’nın Libyada ki hedeflerinin önünde ki engel Kaddafi’yi devirip yerine üzerinde söz sahibi olacakları ,dilediklerini yaptıracakları bir kukla hükümet getirmek(Batının her dediğini yapacak,ülkenin kaynaklarını,değerlerini saacak kukla iktidar;bir yerlerden tanıdık geliyor.)

Kaddafi,bir anti-emperyalist.Bu yüzden Batı’nın hedefiydi ve öldürüldü.Anti-emperyalist karakteri Batı’nın Libya hedeflerine engeldi.Kaddafi bu yüzden diktatördür Batı’nın gözünde.(Yıllar önce neden Kaddafi diktatör değildi,neden Tv de seksi ve yakışıklı sunucular Kaddafi’nin diktatör olduğu ve Libya halkının zulüm gördüğünü bizlere anlatmıyordu)

                              
Batı,İslam coğrafyasını yeniden şekillendirmek isterken,Müslüman Libyalı muhalifin elinde ABD bayrağı.Muhalifler ABD’ye minnettar.Onlar sayesinde Kaddafi’den kurtulmuş olacaklar ve istedikleri rejim gelmiş olacak.’Şeriat’ veya 'Manda'.ABD’ye istedikleri rejimi getirmelerine yardımlarına karşılık ulusal kaynaklarını,değerlerini satacaklar,bağımsızlığını satacaklar.Kaddafi döneminde ki rahatlığı sürmeyecekler artık.Ülke de ki değerler el değiştirecek,emperyalizmin eline geçecek.Demokrasi gelecek;petrol fiyatları ve petrol el değiştirecek,rahat bir yaşam sürdükleri hayattan ekmeğini zor kazandıkları,baskının egemen olduğu demokrasi yaşamına geçiş olacak.Özelleştirmeler olacak.

Kaddafi sonrası Libya da mandacı bir hükümet olacak.Büyük bir devletin egemenliği altında yaşamak,onurunu,bağımsızlığını satmak.

Tv,medyada Kadafi’yi diktatör olarak sıklıkla işledi.Libya ve dünya kamuoyunda diktatörü indirmeyi meşrulaştırdılar.Kaddafi zulmünde tek seslilik oluşturdular.Her yerde aynı haberler.’Kaddafi zulmediyor’.Ve Kaddafi’nin zulmümün bilançosu:

-Evlerde elektrik bedava
-Su ve doğalgaz bedava(zorunlu ihtiyaç olduğu için)
-Eğitim ve sağlık hizmetleri bedava
-Harçlar bedava
-Benzinin litresi 0,08 Avro,yani 20 kuruş
-Milli bankaları faiz almıyor
-Vergi ödenmiyor
-Arabalar fabrika çıkış fiyatına satılıyor,nakliye masrafları devletten
-Yurtdışında burslu okuyan öğrencilerine ‘iadesiz’ aylık 1650 Avro burs veriliyor
-Üniversite mezunları iş bulana kadar maaşa bağlanıyor
-Evlenmek isteyen çiftlere 150 metre karelik daire veriliyor
-İstisnasız her aile 300 avro alıyor her ay.Yani 760 tl
-Petrol gelirlerinin %90 ı Libya halkına gidiyor

Irak halkı ne kadar hevesliydi diktatör Saddam’ı devirirken.Demokrasi geldi Irak’a.Faturası milyonlar sivil ölüm,milyonlarca sivil göç.Bugün Libya’ya hangi demokrasinin geleceğini en iyi onlar biliyor.

Batı ile uyuşmayı reddden bir anti-emperyalist öldürüldü.Batı,kendilerinden olmayanı yok ediyor.Küreselleşme adı altında ulusal,kültürel değerleri yıkıyor.New World Order’ı kurmaya çalışıyor.NWO’nun önünde ki engeller ulusal ve kültürel değerler.Batı için ulusal,kültürel değerleri yıkarak parçalara böldüğü kukla hükümetlerler yönettiği bölünmüş devletler vardır.Libya’dan geriye,birliğini uzun yıllar sağlayamayacak,Irak fotoğrafına benzer bir tablo olacak.Halk birbiriyle çatışırken emperyaller istediklerini almış olacaklar.Libyalılar içine düştükleri durumu kendileri toparlayacak durumda değiller.Bizi yönetenlerin mevcut sistemine Türklerin başkaldırışını ve o  ateşin kendilerini de etkilemelerini de bekleyecekler.

Sırada Suriye var.Sonra İran.Daha sonra Atatürk Türkiye’si onların en zor sınavları olacak.